17 Mayıs 2017 Çarşamba

Nil Karaibrahimgil - Meğer Ben Aziz Arif'mişim


İlk dinlediğim anda, gözyaşlarıma hakim olamamıştım.
Şıpır şıpır aktı süzüldü yanaklarımdan yaşlar.
Tekrar tekrar kaç defa dinledim hiç bilmiyorum bile.
Kimseye dile getiremediğim duyguları Nil Karaibrahimgil ne de güzel dile getirmiş.
Belki de içimde yaşadığım o duygu yoğunluğundandı, bilemiyorum.
Hala beni etkileyen, ve evet hala gözlerimin dolmasını sağlayan bir paylaşım.
Ne de güzel yazmış, söylemiş, paylaşmış; iyi ki...

Meğer minik bir yavrunun gözlerinde kainatın sırrı gizliymiş; bakıp çözülmezmiş, sadece dalıp gidilirmiş...

Meğer Ben Elif Nisa'ymışım...





5 Mayıs 2017 Cuma

Gurme Ayten Usta




1 Mayıs tatilini Eskişehir'de değerlendirmek istedik. Hazır tatil, minik geniş aile olarak annemde buluştuk. Ne yapsak nereye gitsek diye düşünürken kahvaltı yapma fikri cazip geldi. Malumunuz 16,5 aylık bir bebişim var ve her plan bize göre düzenleniyor :) Cansınız benim minik geniş ailem ♥

Konuya geri dönecek olursak eğer... Heh kahvaltı demiştik ama nerede kahvaltı yapmalıydı. Elif Nisa oldukça hareketli bir bebek ve dikkatini çeken ve enerjisini atabileceği yani bize olduğu gibi onun da rahat edip eğlenebileceği bir yer olmalıydı. Offf cümleye bak!

İşte biz bundan sonraki her fırsatta gideceğimiz mekanımızı bulduk: Gurme Ayten Usta! O kadar nezih, o kadar temiz, o kadar ilgililer ki... Üstelik sadece yetişkinler düşünülmemiş. Bak burası çok mühim! İnsan  bir bebeği olduktan sonra anlıyor gidilecek yerde "anne-bebek bakım odası/emzirme odası ya da oyun alanı/park var mı"nın önemini. Dışarıdan abartı olarak düşünülebilir ama anne olanlar benim ne demek istediğimi gayet net anladılar bence :)

İşte efenim Gurme Ayten Usta o yüzden şahane bir yer! Çünkü;
1-Kocaman yemyeşil bir bahçesi
2-O bahçede yapay bir göl
3-Yine o bahçede çocuklar için park (ama dedim size bahçenin kocaman olduğunu :)
4-İçeride de çocuklar için oyun odası (inanılmaz güzel ve yaratıcı içerisi)
5-Yine içerideki duvarlara serpiştirilmiş çocukların keşfedebileceği duvara monte psiko-motor gelişimi destekleyen üniteler mevcut.
6-Doğal ürünlere meraklıysanız kapının oradaki holde bolca mevcut, satın alabilirsiniz.
7-Kahvaltısı bir harika! Tadı damağımda kaldı valla.

Üstelik şahsi arabanız yoksa bile tramvaya binip son durakta inip hemen yokuştan aşağıya indiğinizde (yaklaşık beş dakikalık bir yürüme mesafesi) karşınıza çıkıyor bu şahane yer.

Burası aslında şehrin içinde ama aynı zamanda da dışında. Anlatabildim mi acaba? :)

Sanırım ne kadar çok sevdiğimi siz de anlamışsınızdır. Bütün ödülleri hak ediyor bence, helal olsun diyorum. Gidin efenim gidin ama mutlaka gidin :)








22 Mart 2017 Çarşamba

Nehir Erdem - İki Entrika Bir Düğün İsmail




BA-YIL-DIM!!!
Tek kelimeyle bu kitaba bayıldım sayın okuyucu.
Uzun zamandır tadı damağımda bu kadar güzel kalan bir kitap okumamıştım.
Bitireli birkaç gün oldu ama yeni bir kitaba başlayamıyorum.
Ay resmen boşluğa düştüğümü hissediyorum bu kitaptan sonra.
Kıkır kıkır gülerek okuduğum nadide kitaplardan.
Özlemişim bu tarz kitap okumayı da.
Beni gülme krizine sokan üç repliği paylaştım yukarıda ama emin olun güleceğiniz daha çok olay var.
Nehir Erdem bundan sonra favori yazarlarımdan oldu :)
Diğer kitapları da ilk fırsatta alınacak, o kadar! :)

Konusuna gelecek olursak eğer;
Esas oğlanımız İsmail mahallenin yakışıklı genci, ağır abisi, gamzelisi ve minibüs şoförü.
Esas kızımız İnci yeşil gözlü bir ahu ve üniversite öğrencisi.
İkisinin de ortak yanı; keçi gibi inatları, hiçbir lafın altında kalmamaları, ailelerine karşı gelemeyecek kadar saygılı olmaları ve annelerinin evlendirme çabaları.
Bir de tüm bunlara dedikoducu bir mahalle eklersek ne olur?
Ortaya oldukça komik bir evlenme hikayesi çıkar :)
Ah o İsmail'in "Komşu Kızı" demeleri yok mu :)
Ah o İnci'nin İsmail'in gamzeli gülüşlerinde erimeleri yok mu :)
ŞAHANEYDİ ♥
Kitap bir de mahalle ağzıyla yazılmış.
Tamam itiraf ediyorum başta yadırgadım ama sonradan alışıyorsunuz o argo konuşmalara.
Her şeyiyle sımsıcak bir aşk hikayesiydi.
Daha fazla şeyden bahsetmek istemiyorum, aslında üzerine çok konuşmak istiyorum ama yapamıyorum.
Çünkü bir başlarsam kendimi durduramayacağım ve tüm hikayeyi anlatacağım.
E haliyle bu da hoş olmayacak çünkü fazlasıyla spoiler olacak, okumayanlar kızmasın sonra :)
Off yaaa ama keşke daha mı yavaş okusaydım da bitmeseydi bu kitap.
Neyse efenim, okuyun okutturun, herkescikler okusun yahu! :)




8 Mart 2017 Çarşamba

Molped'iniz var mı?

- Molped'iniz var mı?
- Ahahahaha... *

Yahu molped kendini yenilemiş ya!
Pek de güzel olmuş.
İnsan kullanmaya kıyamıyor valla, şu desenlerin ciciliğine bakar mısınız?
Her seçenekte de farklı renkleri mevcut üstelik.
Bayıldım ben bu yeni haline :)
Marketten ürünü alırken "aaa dışını yenilemişler." diye düşünmüştüm sadece ama dışı değilmiş tek yenilenen kısmı.
Belki çok saçma gelecek, altı üstü ped yahu diyeceksiniz belki ama ben desenlere baktıkça mutlu oluyorum :)



*Bu repliği hatırlamayanınız pek yoktur diye düşünüyorum. Yanılıyor muyum?



17 Şubat 2017 Cuma

Vlog Tanıtımı | Bir Demet Anne

Gelelim Vlog Tanıtımı köşemizin ikinci konuğuna: Bir Demet Anne. Ben böyle pattt diye girdim konuya ama öncelikle şunu sormalıyım sanırım size: Demet Tuncer'i tanımayanınız ya da hatırlamayanınız var mı? Size Çocuklar Duymasın'daki Haluk'un Amerikalı patronu desem. Hani şu kızıl saçlı güzel hatun. Durun bir saniye. Hatırladınız değil mi? Eveeett! Kendisi artık bir anne, hala kızıl (kızıl bakır mı desem?) ve güzel :)

İtiraf ediyorum ki, kendisini bebek bakımıyla ilgili faydalı bir video bulabilmek amacı ile youtube'da dolaşırken tesadüfen buldum ve bırakamadım. İlk videosunu izlerken kendimi gülmekten alamadığımı hatırlıyorum :) Ve evet hamileydim o zamanlar :) Bir, iki, üç derken; bir de baktım ki kanala abone olmuşum paylaştığı her videoyu eğlenerek izliyorum yahu! Öyle sempatik, öyle eğlenceli anlatıyor ki konuları; akılda kalmaması olanaksız gibi bir şey. Yani Sevgili Demet Tuncer, dünyalar güzeli kızı Ayza (maşallah subhanallah çok güzel cidden) ile ilgili deneyimlerini Bir Demet Anne kanalında samimi, sempatik ve eğlenceli bir dille paylaşıyor. Yani kendisinin deyimiyle ANNE olduktan sonraki hayatımızı her yönüyle ele alıyor:)

Hatta tanıtım videosunu paylaşmazsam olmaz, çünkü her yeni annenin çok iyi anlayacağı durumu çok güzel anlatıyor, izlemeyi ihmal etmeyin ;)

Bu arada unutmadan sitesine de göz atmayı unutmayın: Bir Demet Anne | Annesi ve artık yalnız değilsin!





16 Şubat 2017 Perşembe

Sosyal Deney | Çocuklar Hangi Anıları Hatırlıyor?

Şu hayatta her şey maddiyat değildir.
Çocuklardan öğreneceğimiz o kadar çok şey var ki...
Bebeğinizle/çocuğunuzla geçirdiğiniz her anın tadını çıkarın.
Zaten zaman çok hızla akıyor.
Şu masum hallerin kıymetini bilin.
Öyle bir an gelecek ki, biz anne-babalar onlarla vakit geçirmek istediğimizde bu sefer onlar yanımızda olamayacaklar.
Anı biriktirelim o yüzden bol bol...
Kokularını içimize çekelim., miss gibi kokan o cennet kokularını.
Şükredelim bol bol birlikte geçirdiğimiz her an'a.
Yavrularımızın o masum hallerinin keyfini çıkarabilmek dileğiyle...



NOT: Bu sosyal deney videosu sadece beni mi etkiledi merak ediyorum. Haa bu arada, bu videoyu paylaştım ama sakın yanlış anlaşılmasın, amacım herhangi bir markanın reklamını yapmak değil. Amacım sadece vesile olmak, unuttuklarımızı hatırlamamıza yardımcı olabilmek; naçizane tabi. Sevgiyle kalın.



7 Şubat 2017 Salı

Maison Yeya 2017 Wedding Dress




Maison Yeya'nın "Les Réfugiés D'amour" isimli koleksiyonuna ait yukarıdaki gelinlik. Önden görünüşünün o ihtişamına bayıldığım, ama arkadan görünüşünden emin olamadığım bir gelinlik. Daha fazlası için tık tık...




1 Şubat 2017 Çarşamba

Alıp Pişman Olduğum Ürünler

1-Hauck Baby Center Bear Park Yatak - 60x120
Bebek sahibi olanlar ve hamile anne adayları bilirler ki, bebek aramıza katılmadan hazırlanması gereken birçok ürün vardır. Bunların başında da yatak gelir. Şu an bile hatırlıyorum ne kadar çok araştırmıştım okumadığım forum kalmamıştır herhalde; mobilya yatak mı olsun, yoksa park yatak mı olsun diye. En son park yatak almaya karar verdim ama bu sefer de hangisi olsun diye araştırmalara başladım. Bir türlü karar veremedim. Kraft alacaktım, Hauck da olabilirdi tabi. Görünce karar veririm diye gittik e-bebek'e eşimle. Nasıl olduysa anlamadım, Hauck alalım dedim eşime.

Sanırım görünüşüne aldandım. Yalan yok, cidden fotoğrafta göründüğü gibi güzel bir park yatak. Hatta o yan cepler çok kullanışlı. Kıza da erkeğe de kullanılabilecek bir renge sahip. Eğer oda oda dolaştırmayı düşünen olursa, kapılardan da rahatça geçebiliyor. Ek olarak yan tarafların file olması bebeği rahatça görmek adına çok işe yarıyor. Hatta bu filelerle kızım tırnaklarıyla oynayarak ses çıkarıyordu :) Bunlar artı tarafları.

Gelelim şimdi bir de eksi taraflarına:
1-Öncelikle iç yatak ölçüsü 60x120 olduğu için evet kapılardan rahatça geçebiliyor ama bebek için yatması pek rahat olmuyor genişliği itibariyle. Özellikle bebeğinizin boyu uzunsa hiç yatmak istemiyor. Şu anda kızımla birlikte yatıyorum yatak odasında. Bu park yatak ise aksesuar olarak kaldı odasında kızım beş aylık olduğundan beri.
2-Kumaşı naylonumsu gibi. Değdiğinizde haşur huşur ses çıkarıyor. Bebeğinizin üzerine yorgan/battaniye örtmek istediğinizde kazara kenara değerse ses çıkıyor. Bebeğinizin uykusu hafifse vay halinize.
3-O yukarıda gördüğünüz alt değiştirme ünitesi hiç bir işe yaramıyor. Hiç kullanmadım. Valla şimdiki aklım olsa "ay alt değiştirme ünitesi de olsun" diye düşünmezdim. Zaten kızımın bezini yatağın üzerinde değiştiriyorum rahatça oyunlar oynaya oynaya ya da kanepede :)
3-Çiçekli dönence gözünüze çok sempatik gelebilir ama gelmesin. Çıkan ses çok itici. Üstelik kızımın hiç ilgisini çekmedi şu dönenceler ve sesler. Zaten anladım ki bebekten bebeğe değişebiliyor dönenceyi sevip sevmeme olayı, hatta birçok şey.

Tüm bunların dışında park yatak aldığıma hiç pişman olmadım. Çünkü zaten kiracıyım, şu anda oturduğum evimde yerim var, fazla eşyalarımı kaldırabiliyorum ama eğer başka bir eve çıkarsak saklaması da kolay olsun istedim. Üstelik ilk beş ay beşiği bizim odamızdaydı, sonra da kızımla birlikte uyumaya başladığımız için beşiğini odasına geçirdik. Yazın kaldırmayı düşünüyorum, bakalım aklımda bir şeyler var ama nasip.

2-Tiny Love Maymun Adası
Aslında üründe bir sıkıntı yok. Ama biz kullanamadık; çünkü kızım yatmayı seven bir bebek olmadı hiç, hep kucağımızdaydı. Ayrıca Elif Nisa'nın sese karşı bir hassasiyeti var yüksek sesten hoşlanmıyor, korkuyor. Maymunun ışıkları dikkatini çekse de çıkardığı seslerin volümü yüksek olunca korktu ondan. Yani toplasan bir elin beş parmağını geçmez kullandığımız, hatta beş dakika bile durmadı üzerinde; buna da kullanmak denmez zaten. Topladım kaldırdım ben de mecburen. Oysa ne kadar da özenerek almıştım, birçok ödülü de varmış bu halının üstelik. Bizim değil bebişlerimizin ne istediği önemli tabi :) O yüzden satışa çıkarmayı düşünüyorum, uygun olduğumda bir post hazırlayacağım ayrıca, fotoğraflarını çekip koyarım. Almayı düşünenler o zaman iletişime geçebilirler. Kısacası demem o ki, yatmayı sevmeyen bir bebeğiniz varsa belki sever-oynar düşüncesiyle almayın oyun halısını :)

3-Baby&Plus İçindekini Dökmeyen Eğlenceli Tabak
Ek gıdaya geçme süreci çok heyecanlıdır biz anneler için. Çünkü bizim minik bebeğimiz büyümeye başlamıştır. Büyük bir heyecanla ek gıda için alışverişe başlarız. Yani en azından ben öyle yaptım. Bu yazıyı okuyan bu süreçteki anne varsa uyarıyım, boşuna yapma bir alışveriş. Evdeki cam kaseden yedir, daha çok severek yiyorlar. Bu tabağı ise oyuncak olarak kullanıyoruz :)

4-Philips Avent Yumuşak Uçlu Mama Kaşığı ve Çukur Tabak
Yukarıdaki maddede bahsettiğim ek gıdaya geçiş alışverişinden aldıklarım. Almasam daha iyiydi diye düşündüklerimden hatta. Kaşık çok yumuşak değil sert hatta, ama kenarı keskin değil damaklarını acıtmasınlar diye. Biz bunu daha çok diş kaşıyıcısı olarak kulandık :) Çay kaşığını kullanmayı daha çok sevdi benim minnoş  kızım :) Tabağı arada kullanıyorum, ama daha çok cam kaselerim var, onlara koyuyorum yemeğini.

5-Ikea Stabil Buharda Pişirici
Bizim ek gıdaya geçişimiz 10.ayda başladı. İlk başta haşlama ve buharda pişirme denedim ama yemedi minnoş bebeğim. Haklı da aslında, o ne öyle tatsız tuzsuz :) Biz de yemeklerin suyu ile başladık, şimdi çok şükür her şeyi yiyor, irmik hariç :) Ben buharda pişiricinin büyük boyunu almıştım ama siz şuradakini de alabilirsiniz, daha küçük ve kullanışlı görünüyor, eğer cidden kullanmayı düşünüyorsanız tabi. Sözün özü, bunu da kullanmadım, keşke almasaydım.


6-Fisher Price Sevimli Arkadaşlar Mini Dönence
Bebeğim bebek arabasında daha uzun süre otursun diye almıştım ama hiç bir işe yaramıyor, çünkü bebek arabasının güneşliğine takıldığında sallandığından bebeğin gözüne gelecekmiş gibi oluyor. Bu da bir bebek için hiç de eğlenceli değil tabi. Üstelik etrafı izlemesine de engel oluyor. Keşke hiç almasaydım dediğim bir ürün oldu bu da.


7-Chicco Band Yürüteç
Yürütece karşı bir insan değilim. Elif Nisa adım atmayı çok seviyordu, ben de sürekli eğilerek koltukta masada yatakta yürütüyordum destekleyerek. Baktım böyle olmayacak, belki tek başına oturur da ben de biraz dinlenirim diye düşünüp, yürüteç sipariş verelim dedik. Araştırmalarım sonucunda Chicco Band Yürütece karar verdim. Bunda da oyun halısında olduğu gibi başarısız olduk :) Önündeki oyuncakla birkaç kere oynadı ve birkaç kere de bindi üzerine ama o kadar, daha fazla oturmak istemedi. Üstelik beni de sürekli yanında istedi :) Belki önündeki oyuncağın piyanolu olanı vardı, ondan alsaydık binerdi ama geçti artık zaten :) Kaldırıldı bir köşede duruyor öyle. Keşke almasaydım.


8-Philips Avent SCF751/07 Yeni Penguen Damlatmaz Suluk
Almasam da olurdu bunu aslında. Çünkü ilk başlarda Lansinoh'un biberonlarını kullandım su verirken. Sonra da bardağa alıştı kuzum zaten. Şimdi de arada bardaktan içiyor arada da Hayat Su'yun ağzı suluklu sularından içiyor. Ayrıca bu ürün için damlatmaz diyorlar ama bildiğin damlatıyor. Ek olarak kızım bunula dişlerini güzelce kaşıdı, hakkını bu konuda yiyemem :)


9-Ficher Price Elma Dişlik
İşte bu hiçbir işimize yaramadı. Zaten bu ne biçim bir dişlik hiç anlamadım. Bir kere çok sert. Üstelik çok büyük ki bebeklerin minicik ellerine sığmıyor bile. Büyük olduğu için de ağır. Asma yeri var diye yatağına astım hani belki kenarından tutunarak kalkmasına yardımcı olur diye ama cıks hiç bir işe yaramıyor. Boşuna almayın bu ürünü. Bence tasarım hatası.


Şimdilik aklıma gelenler bunlar.
Eğer listeye yenileri eklenirse yeni bir post daha gelir :)
Sevgiyle kalın.



31 Ocak 2017 Salı

Misafirlerimiz İçin Hediyelerimiz

İlk yaş olunca insan daha bir fazla özeniyor, yalan yok.
Kızımın diğer yaşları için bir hazırlık yapar mıyım, bilmiyorum.
Aslında birinci yaş gününü de öyle büyük bir şey yapmadım.
Aile arasında ve iki yakın arkadaşımın olduğu bir doğum günüydü.
Gelen misafirlerimiz için de hediyeler hazırladım.
İçeriğinde ise; 330ml su, çikolata, kokulu tesbih, kara tahta magnet var.
Etiketleri ve süslemeleri ben hazırladım.
Kara tahta magnetimizi ise Karpuz Tasarım'dan Özlem Hanım hazırladı.
Özlem Hanım o kadar kibar ve ilgili ki, gönül rahatlığı ile sipariş verebilirsiniz.
Ayrıca siparişimin yanında "Arabada Elif Nisa Var" uyarı yazısının yanı sıra, kara tahta magneti belirttiğim miktardan daha fazla gönderip büyük bir jest yaptı.
Siz de Karpuz Tasarıma ulaşmak isterseniz eğer;
Facebook: Karpuz Tasarım
Twitter: @karpuztasarim
İnstagram: Karpuz Tasarım



29 Ocak 2017 Pazar

Rebecca Ingram 2017 Wedding Dress


Ba-yıl-dım!
Dantelin gelinliğin kesimine muhteşem uyumu ve sırt detayı...
Dantel severler için abartıdan uzak olan bu şahane gelinlik Rebecca Ingram tasarımı.



23 Ocak 2017 Pazartesi

Ninja by Pascal Campion

Pascal Campion'un Ninja adlı bu resmini gördüğümde gülümsemekten alamadım kendimi çünkü küçükken kardeşimle ben de kapılara böyle tırmanırdık :) Bence hemen hemen her çocuk tırmanmıştır kapıya çıplak ayakla; hatta en yükseğe tırmanma ve uzun süre kaymadan durma yarışı da yapmıştır :) Come on! İtiraf et de rahatla ;)


*fotoğraf deviantart.com (by Pascal Campion)

20 Ocak 2017 Cuma

Aşk...

Anlatılması güç, anlaşılması yaşanmışlığa bağlı bir şeydir AŞK...



*fotoğraf deviantart.com (by Pascal Campion)

19 Ocak 2017 Perşembe

Emerken Isırma

Tecrübeli anneler bilirler ki, ısırma anneler için kabus gibi bir şeydir. Biz acemi anneler de bunun nasıl bir şey olduğunu bilmediğimizden, oldukça şaşkın bir şekilde ansızın yakalanma olasılığımız yüksektir. Hatta o şaşkınlıkla "ayyy!" diye bir ses çıkardıysak, vay halimize. Çünkü çıkarılan bu ses, bebek için oldukça eğlencelidir :) Şaşkınızdır çünkü aylarca dişsiz bir bebeği emzirmişizdir, heyecanla ilk dişin çıkmasını beklesek de ilk etapta aklımıza gelmez. Eğer bizi bu konuda uyarırlarsa o zaman başka, tabi o uyarıları da dinlediysek.

Elif Nisa şu anda 13 aylık. İzlediğim video da 4 ay önce yayınlandığına göre demek ki yaklaşık 9 aylıkken ısırma tecrübem olmuş. Emzirirken Elif Nisa'nın yüzüne bakıp göz teması kurmayı seviyorum; sadece ben sevmiyorum düzeltiyorum, anne-kız emzirme esnasında göz teması kurmayı seviyoruz :) Akşam vaktiydi, artık uyuma saati gelmişti. İlk dişler de yeni çıktı. Benim minnoş kızımın bakışı bir değişti ilk önce, böyle geldi bir pırıltı oturdu gözlerine, hani oyun oynama heyecanı gibi. Benim de bakışları pek bir hoşuma gitti, nereden bileyim arkasından geleni :) Veee ilk ısırık! Allah'ım yok böyle bir acı cidden.

Allah'tan o günün sabahında Acemi Anne'nin yayınladığı o videoyu izlemişim. Hemen uyguladım. Yüz ifademde acıya dair herhangi bir iz yok, tabi gülümsememek de lazım. Ağzından hemen memeyi çektim ve yüzüne üfledim. Sakin kalarak ve sakin bir ses tonuyla konuşmaya başladım: "Hayır, ısırmak yok." Net olmak önemli burada ve tüm bunlar -klasik koşullanmadaki gibi- sırayla olmalı. Bir kere söyleyince hemen olmuyor tabi :) Bunu birkaç kez tekrarladık. Yavrum benim, baktı ki ısırınca süt yok, bir daha yapmadı. Çok şükür ki yapmadı. Umarım bundan sonra da olmaz :) Resmen o video hayatımı kurtardı. Teşekkürler Acemi Anne :)



17 Ocak 2017 Salı

Normal, Sezaryen, Epidural !?

Hamileyken hemen hemen herkesin sorduğu sorudur "Nasıl doğum yapmayı düşünüyorsun?" sorusu. Aslında oldukça normal, hatta sıradan bir sorudur. Ama asıl problem, verilen cevaptan sonra insanların verdikleri tepkilerle alakalıdır. "Normal doğumu düşünüyorum." desen; "Valla iyi cesaret, bravo." ya da "Normal doğum sonrasında yaşayacağın bazı olumsuzlukları biliyorsun değil mi?" ya da "Epidural mi? Bence epidural olmalısın, çok rahat." ya da "Hımm, sezaryeni neden düşünmüyorsun?" gibi şu anda aklıma gelen ve gelmeyen birçok soru ve korku senaryosu senden çok karşındakiler için sorun olan bir olay haline gelir. Aynı durum seçilen diğer doğum yöntemlerinde de geçerlidir.

Üzerinden zaman geçince de yazmak zor oluyormuş aslında ama elimden geldiğince hissettiklerimi ve düşündüklerimi aktarmaya çalışacağım. Öncelikle şunu kabul etmek gerekiyor; hangi doğum yöntemini seçersek seçelim daha az anne ya da daha iyi bir anne olmuyoruz. Zaten annelik ayrı bir duygu, biliyorsunuz. Annelik duygusunu hissedip yaşamak için de illa ki doğurmak da gerekmiyor. Neyse çok derin mevzular bunlar. Tekrar belirtmek istiyorum, burada okuduklarınız tamamen benim düşüncelerim ve yaşadıklarımdır :)

Bana gelecek olursak; sezaryenden oldum olası korkmuşumdur. Tabiri caizse kesilip biçilmek benim için oldukça korkunç bir olay. Ve tabi sezaryen sonrası yaşanan zorlukları da az çok biliyorum. Üstelik yüzyıllardır kadınlar hep normal doğum yöntemi ile bebekler dünyaya getirmişlerdi. Ve zaten kadın bedeni tamamen buna uygun olarak yaratılmıştı. O yüzden sezaryeni elemiştim çok önceden, daha evlenmeden önceki durumdan bahsediyorum. Hamile kaldıktan sonra da normal doğum benim için ilk sıradaydı. Ama tabi, hamilelik seyrimin nasıl ilerleyeceğini ve doğum esnasında neler olabileceğini bilmediğimden sezaryene de oldukça açıktım. "Hangi doğum yöntemini kullanmayı düşünüyorsun?" diye soranlara da "Bilmiyorum, gidişata bakacağım artık. Bebeğim sağlıkla dünyaya gelsin de önemli değil. Nasip." diye cevaplar veriyordum. Yalan söyleyemem gönlümden hep normal doğumu geçirdim ve hamileliğim süresince de hep pozitif normal doğum hikayeleri okudum, olumsuz hiçbir şeye yer vermedim belleğimde ve kalbimde. Ama dediğim gibi hiçbir şey belli olmaz, sağlık bu sonuçta. Üstelik sadece kendi sağlığım değil, bebeğimin sağlığı da vardı düşünmem gereken. O yüzden her iki doğum şekline de açıktım. Ama bir itirafta bulunursam beni en çok gaza getiren olay, iş arkadaşımın normal doğumla bebeğini kucağını almasıydı. Sonuçta o yapabiliyorsa, ben de yapabilirdim :)

Rabbime sonsuz şükür ki kızımı gönlümden geçtiği gibi dünyaya getirdim; yani normal doğum yaptım, epiduralsiz. 40+1 de suni sancı ile bebeğimi dünyaya getirdim. Annem de beni dünyaya getirirken suni sancı ile normal doğumu gerçekleştirmiş. Bu da mı genetik demeyin, bu genler çok ilginç valla :) Allah nasip eder de ileride ikinciye hamile kalırsam nasıl olur bilmiyorum. Ama itiraf ediyorum bir ara epidural istemedim değil :) Ama onda da çok güvendiğim doktorum Esra Hanım engel oldu: "Ya normal doğum ya da doğru sezaryene." diye kararlı konuşunca, silkelenip kendime geldim. Onca ay pozitif doğum hikayeleri oku, kendini tüm olumsuzluklara kapat, olacak iş değil pes edemezdim :) Bu arada belirtmeden geçmemem lazım; hangi yöntemi seçerseniz seçin doktorunuza sonuna kadar güvenmeniz lazım, sizi yarı yolda bırakmamalı.

Ayrıca hamileliğim boyunca oldukça faydalandığım, işime yarayan yöntemleri öğrendiğim ve sürekli doğum hikayesi okuyup hormonlarımın etkisiyle duygusala bağlayıp ağladığım şu üç siteyi paylaşmak istiyorum:
1- Bebek Yapım Bakım Onarım
2- Pozitif Doğum Hikayeleri
3- Blogcu Anne Pozitif Doğum Hikayeleri

Buraya kadar sanki sürekli normal doğuma yönlendiriyormuşum gibi oldu biliyorum. Ama dediğim gibi benim deneyimim ve isteğim bu yönde olduğu için bu şekilde bir yazı ortaya çıktı. Tekrar söylüyorum, inanın ki hangi doğum şeklini seçerseniz seçin annelik duygunuzda bir değişiklik olmuyor. Ve umarım herkes gönlünden geçirdiği gibi bir doğum gerçekleştirerek sağlıkla bebeğini kucağına alır.

Sanırım benim bu konuda söyleyebileceklerim bu kadar. Sizin de eklemek istedikleriniz olursa yorum bölümünden paylaşmayı unutmayın lütfen.



*fotoğraf deviantart.com (by Angela4)

14 Ocak 2017 Cumartesi

Snowy Tree House

Çevremizi o kadar değiştirdik ki; şimdi bu yepyeni çevreye uyabilmek için kendimizi de değiştirmemiz gerekiyor...
{N. Wiener}



**başlık ile içerik tamamen alakasızdır. Başlığa ne yazsam diye çok düşündüm ama bulamadım. Ben de Pascal Campion'un resminin başlığını koydum yazı başlığına :)
***ben de böyle bir ağaç evim olsun istiyorum :) Hadi ama siz hiç istemediniz mi?

11 Ocak 2017 Çarşamba

Vlog Tanıtımı | Acemi Anne


Merhabalar sevgili okuyucu. Bu akşam sizinle yeni bir bölüm ile ilgili ilk paylaşımımı yapmak istiyorum. Artık bloğumda "Vlog Tanıtımı" köşesi var. Biliyorsunuz artık youtube'da blog gibi paylaşım yapmak trend oldu. Şahsen videoya konuşma yapma cesaretini gösteremem :) İlk Vlog Tanıtımını severek takip ettiğim, her videosunda yeni bir şeyler öğrendiğim Acemi Anne ile başlamak istedim.
Her videoda "Herkese merhaba, Acemi Anne kanalıma hoş geldiniz." diye tüm güleryüzlülüğü ile başlayan, araştırdığı her konuyu içtenlikle paylaşan, yapılan her yoruma geri dönmeye çalışan, tatlı mı tatlı oğluşu Deniz ile ilgili yaşadıklarını-yaptıklarını içtenlikle paylaşan adı üstünde senin-benim gibi Acemi bir Anne. Yayınladığı videolar benim doğum yaptığım ilk zamanlardan beri oldukça işime yarar. Hatta şöyle söyleyeyim, bir videosu vardı ısırmayla ilgili (ki ben bununla ilgili ayrı bir yazı hazırlamayı düşünüyorum) öyle bir denk geldi ki hayatımı kurtardı resmen :)
Siz bakmayın kendisine Acemi Anne dediğine, okuyup araştırmayı oldukça seven, gerekirse uzmanından yardım alan ve bunu seve seve biz yeni anne olmuşlarla ya da anne adaylarıyla paylaşan, bilgiyi paylaşmanın önemini bilen bir anne. Birkaç videosunu izledikten sonra ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız diye düşünüyorum :)

Youtube kanalı: Acemi Anne
İnstagram: acemiannetv
Facebook: Acemi Anne TV
Twitter: Acemi Anne TV
Pinterest: Acemi Anne TV



9 Ocak 2017 Pazartesi

Begüldan Vintage



Nursel'i beğenenlerdenim ben; çok sempatik, içten, sevimli ve bir o kadar da güzel bir bayan.
Minyon olması da cabası.
Hayranı değilim ama dediğim gibi beğeniyorum ve seviyorum.
Televizyonda Nursel'e denk gelirsem izlerim de.
Neyse efendim, bugün TV'de yine bir ara denk geldi.
Aa bir baktım takvimden bir şeyler okuyor, takvimin başlığı "Nursel'in Mutfağı".
İçeriği falan bildiğimiz takvim bilgilerinden oluşuyor, hani bugün doğanlar için kız-erkek isimleri, tarihte bugün olanlar vs.
Ama dizaynı çok hoşuma gitti.
Dedim ben bir bakayım instagram hesabında paylaşmıştır belki.
Bu arada bir parantez açayım, benim bloğum haricinde herhangi bir sosyal medya hesabım yoktur.
Herkese açık bir profili olduğundan resimleri inceliyorum belki karşıma çıkar diye.
Ama bir de ne göreyim, aman Allah'ım ben bu perdelere BA-YIL-DIM!
Kim yapmış acaba filan derken buldum :)
"Begüldan Vintage"
O kadar güzel ürünler var ki, benim gibi dantele bayılıyorsanız tam sizlik şeyler demektir.
Eğer İnstagramınız varsa: beguldan_1991
Sosyal medya kullanmıyorum derseniz de sitesi: beguldan.com
Bakmadan geçmeyin ;)




*fotoğrafları Nursel Ergin'in resmi sayfasından print screan yaparak aldım.


6 Ocak 2017 Cuma

Merdivenler

Ne çok inip çıktım şu merdivenlerden nefesim kesile kesile...
Hey gidi hey :)



5 Ocak 2017 Perşembe

Haşhaşlı Amasya Çöreği

Hamiş olduğumu öğrenen (yaklaşık 1,5 yıl önceden bahsediyorum tabi:) canım arkadaşım Gülay, canım çeker diye ve besleyici olduğu için Amasya'nın meşhur haşhaşlı çöreğini yollamıştı bana. Ben o pakettekileri bir günde yedim desem, inanır mısınız? İnanın, inanın. Bayıla bayıla yedim çünkü :) Hatta kargoyla yolladığı paket öyle bir zamanda geldi ki, dedim bu bir işaret olmalı. Tam kahvaltı yapacağım ne yesem diye düşünüyorum, ding dong zil çaldı ve tadaaa kahvaltım gelmişti bile :) Gerçi o zaman teşekkür etmiştim arayıp ama buradan da teşekkürü bir borç bilirim: Teşekkürler Gülay :)




3 Ocak 2017 Salı

Git Artık Grip!

Yaklaşık iki haftadır gribim. Ama bu hafta öksürüğüm arttı (ciğerlerim ötüyor resmen), sesim gitti, burnum musluk gibi hiç durmuyor. Öksürük sesimden artık kızım korkmaya başladı. Bu da beni çok üzüyor, açıklamaya çalışsam da pek etkili olamıyorum sanırım. Üstelik minnoş bebişim de grip benden ötürü. Yavrumun da burnu tıkalı genelde, o kadar çok paket Otribebe bitirdim ki anlatamam. Tabi Otribebe'yi Nisa'da kullanmak da zahmetli, yaptırtmak istemiyor haklı olarak. Sıcak sıcak bitki çaylarına vurdum kendimi ama nafile. Olmadı haftaya doktora gidicem mecburen. Siz de dikkat edin kendinize. Kısacası diyorum ki; bi git artık grip ya!



2 Ocak 2017 Pazartesi

Örgü Bebek Pançosu

Daha ortada bebiş filan yokken, canım annem evdeki ipleri de değerlendirmek maksadı ile örmüş bu pançoyu. Artık kızım giyiyor soğuk havalarda anneannesinin ördüğü bu pançoyu sıcacık tutsun diye. Örgü modelini sormayın ama bilmiyorum çünkü :)




Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...