26 Haziran 2014 Perşembe

Naşide Gökbudak - Feraye

Bayıldım!!!
Türk filmi tadında, bence harika bir kitap.
Hatta ben kitabı okurken başrollerine Türkan Şoray ve Kadir İnanır'ı yerleştirdim bile kafamda.
Tüm sahneler gözümün önünde canlanıyormuş gibi hissettim.
Dilin akıcı olmasından bahsetmiyorum bile.
Hatta bu kitabı okurken sevdiceğiminle beraber harman dalı ya da zeybek oynadığımızı bile hayal ettim.
Aah aah keşke oynamayı bilseydik!
Bakalım kitabın arka sayfasında ne yazıyormuş:
 
"...Yüzbaşı kollarını iki yana açıp ayağını yere vurarak, zeybeğe başladı. Daha ilk hareketi ile çok erkeksi ve çok efece bir oyun oynadığı belli oluyordu. Feraye şaşkın, öylece Yüzbaşı'yı seyrediyordu. Yüzbaşı bir adımda onun yanına yaklaştı ve yavaşça "Hadi küçük kız, başla. Herkes bize bakıyor."dedi. Feraye, utana sıkıla çevresine bir göz attı. Kendilerinden başka oynayan kimse yoktu. Gerçekten de herkes nefesini tutmuş, onlara bakıyordu. Feraye de kollarını kaldırdı. Müziğe ve Yüzbaşı'ya uymaya çalışıyordu. İlk bir iki dakika bocaladı. Sonra, sanki çevresindeki herkes yok oldu. Yüzbaşı'nın gözlerinden, kendisine doğru bir alev akıyor gibiydi. Başka bir tarafa bakamıyordu. Birbirlerine kilitlenmiş ve uyum içinde; Yüzbaşı erkekliği, kahramanlığı ve tutkuyu, Feraye de kadını ve zarafeti anlatan hareketlerle oynuyorlardı... Ne zamandan beri bu haldeydiler, kendileri de seyredenler de farkında değildi. Müzik devam ediyordu. Belki de ikinci veya üçüncü tekrarıydı..."
 
İşgal altındaki bir ülke... Ellerinde silahları, ayaklarında çarıkları olmadan; yüreklerindeki vatan aşkı ve hürriyet sevdasıyla cepheye koşan kahraman bir halk... Ve bu savaşın tam ortasında, kan ve göz yaşıyla filizlenen bir aşkın tutku dolu hikayesi...
 
Feraye; Naşide Gökbudak'ın eşsiz anlatımı ve yaşanmış hikayelerden yola çıkılarak hazırlanmış kurgusuyla unutulmayacak bir roman..."
 
 
 
 
 
 
 


25 Haziran 2014 Çarşamba

Hussain Al Jassmi - Boshret Kheer



Bilmiyorum dinlediniz mi bu şarkıyı daha önceden.
Ben haberlerde canlı yayında dans eden spikeri izlediğimde bayılmıştım müziğe.
Hatta canlı yayında dans eden spikeri de bloğumda paylaşmalıyım, unuttukça izlerim, izledikçe de kahkahayı basar kendimce eğlenirim artık :)
Aslında seçim için yapılan bir müzik.
Ama çook eğlenceli.
Ne zamandır döndürüp döndürüp aynı şarkıyı dinliyorum ve çok eğleniyorum.
Günün hatta haftanın şarkısı olsun.
 
 

24 Haziran 2014 Salı

Hasankeyf - Part 4 (Vee Son :)









Gezimizin sonuna geldik sevgili blog.
Mutlu son mu diyelim :)
Efenim aşağılarda işte bööyle...
Buram buram tarih kokan Hasankeyf'te insanlar 8-10 sene öncesine kadar taşlara oyulmuş bu evlerde kalıyorlarmış. Daha sonra her biri teker teker çıkmışlar evlerden. Gezerken insan şaşıp kalıyor, nasıl yaşadılar ya da nasıl yaşıyorlardı acaba buralarda diye.
Gezimizin sonunda Çoban Ali ile tanıştık.
Kendisi Hasankeyf'in Rehberi.
Mağarada yaşamını sürdüren tek kişi.
Babası inat etmiş evinden ayrılmamak için.
Babası vefat ettikten sonra kendi mağarasından çıkıp babasının yaşadığı en tepeye yerleşmiş.
"Kaybolmuyor musunuz?" diye soran arkadaşıma anlatıyor hayat hikayesinin bir kısmını ve cevaplıyor sorusunu: "Buraların haritası sadece bende var, kaybolmam ben.". Zaten tüm ömrü burada geçmiş, nasıl kaybolsun ki.
Velhasıl sevgili blog, eğer bizim gibi kendi kafanıza göre hareket edip kafanıza göre gezmek istemiyor Hasankeyf'in tüm tarihi yapılarını sadece görmek değil hikayelerini de dinlemek istiyorsanız bulun Çoban Ali'yi. Zaten kendisi pek ünlü orada.
 
 

23 Haziran 2014 Pazartesi

Hasankeyf - Part 3

















Bu posta fotoğrafımla veda edeyim dedim :)
Merak etmeyin, Hasankeyf gezimizin bitmesine son bir post kaldı.
İçiniz dışınız Hasankeyf oldu değil mi?
Resmen Hasankeyf'e boğdum sizi, buralara gelmek gezip görmek istemeyeceksiniz :)
Yok yok, gelirsiniz gelirsiniizz :)
Efenim, hani demiştim ya bir önceki postta müze kapalı ama bu doğal güzellikleri yakından görebileceğiniz başka yollar da var diye. Sabırsızlıkla (:P) beklediğiniz o yolu açıklıyorum: Tepelere doğru çıkın :)
Evet doğru duydunuz, müzeden yukarıya doğru yolu takip ederek çıkın ya da müzenin hemen yukarısındaki cafenin içinden geçerek soldaki merdivenlerden yukarıya çıkın, yokuş yukarıya doğru çıkmaya devam edin. Girişi 1 lira olan bir yer var adı "Kasır Rabi". Zaten yolda tabelasını göreceksiniz. Vakti zamanında oraların en zengin ailesini içinde barındıran konak gibi bir şeymiş. İşte duvardaki hayvan resminin olduğu fotoğrafı da oradan çektim.
Burayı gezdikten sonra daha yukarıya çıkmaya hazırlıklı olun, karşınıza köşede minik bir cafe çıkacak oradan sağa dönün kendinizi aşağıya bırakın bu sefer.
Aşağıda ne mi var?
Bir dahaki postta görürsün :)
 
 
 
 
 


22 Haziran 2014 Pazar

Hasankeyf - Part 2

Müze görevlisinin yanına gidip de "Nereye bakıyorsunuz siz?" diye soran arkadaşıma selam olsun :)














Hasankeyf'e geldiğinizde rahat rahat müzenin içini gezebileceğinizi sanıyorsanız yanılıyorsunuz, hiç öyle bir beklentinin içine girmeyin sayın okuyucu. Çünkü müzeye giriş yasak. Evet evet yanlış okumadınız, bildiğiniz yasak. Neden mi yasak? Blogumu takip eden sevgili okuyucu, fotoğraflara öylesine mi baktın sen diye sormak istiyorum sana :) Çık yukarıya doğru, bak orada Müze Müdürlüğünün kocaman hazırladığı bir uyarı levhası var, oku bakayım onu lütfen :) Ağaçların arasındaki testi fotoğrafının hemen üstündeki fotoğraf var ya heh işte o :) Bu arada o testi fotoğrafı müzenin girişinde çekilmiştir tarafımdan. Dikkatli bir gözden (bknz: ben) hiçbir şey kaçmaaazz :)
İşte bu yüzden kıyıdan köşeden çekilebilecek en güzel fotoğrafları sizler için çekmiş bulunmaktayım. Peki bu doğal güzelliği görmenin başka bir yolu yok mu diye sorarsanız, var elbette diye cevaplarım :) Ama onu bu postta okuyamayacasınız ;)





21 Haziran 2014 Cumartesi

Hasankeyf - Part 1








Evet evet gezdim sonunda Hasankeyf'i dünya gözüyle.
Artık araç içinden çektiğim fotoğraflara bakıp iç geçirmeyeceksiniz :P
Burası Hasankeyf'in çarşısı.
Küçük ama Hasankeyf'e yetiyor belli ki.
Ne yazık ki kendime sadece magnet alabildim.
Yolunuz düşerse siz de göreceksiniz ki magnetlerden başka alınabilecek bir hediye ya da hatıra eşya seçeneği yok ne yazık ki. Ya da biz beğenemedik kızlarla.
Çarşısında satılan ürünler her yerde bulabileceğiniz türde "Made in China" eşyaları.
Tabi halı ve kilimler hariç.
El yapımı halı ve kilimlere paha biçilemez ama biçmişler hem de çok pahalı bir paha biçmişler :P
Iyyy dediğinizi duyar gibi oluyorum ve lafı burada bitiriyorum.
Başlıktan da anlayacağınız üzere Hasankeyf yazımın devamı gelecek.
Sizi Hasankeyf'e boğmak istiyorum :)))


 
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...