26 Şubat 2015 Perşembe

Kahvaltılık Kırık Zeytin

Şimdi aslında bu lezzetli kahvaltılığın bir ismi yok benim bildiğim.
Bilen varsa beni bu konuda aydınlatırsa çok sevinirim tabi.
Yapılışı oldukça kolay, tadı ise enfes.
Vazgeçemiyorsunuz zaten.
Her kahvaltıda arıyorsunuz.
Evimde kırılmış yeşil zeytinim bitti ve canım nasıl bu lezzetli kahvaltılıktan çekiyor bilemezsiniz.
 
 
Malzemeler:
* Kırılmış yeşil zeytin
* 2-3 diş sarımsak
* Zeytinyağı
* Kırmızı pul biber
* Biber salçası
 
 
Yapılışı:
Sarımsakları soyup, eziyoruz; üzerine biraz tuz serpiştiriyoruz.
Tavaya aldığımız kırılmış yeşil zeytinlere önce bir su tutuyoruz, suyunu süzüyoruz.
Tavaya biraz zeytinyağını döküyoruz, sarımsakları tavanın bir köşesinde zeytinyağında öldürüyoruz.
Aynı zamanda zeytinler de biraz ısınmış oluyor.
Sonra biber salçası ile kırmızı pul biberi de ekleyip hepsini karıştırıyoruz birkaç dakika.
Altını kapatıp sıcak bir şekilde servis yapıyoruz.
İşte bu kadaar!
 
Biz zeytinyağını bol kullanıyoruz fotoğrafta görüldüğü üzere çünkü ekmek banıp yemesi çok güzel :)
 
 
 
 

25 Şubat 2015 Çarşamba

Hüseyin Nihal Atsız - Ruh Adam

Siyah Tayt Giyen Kız'ın önerisiydi bu kitap.
İyi ki okumuşum.
O kitap ayracı da Siyah Tayt Giyen Kız'ın hediyesi :)
Teşekkürler kuzum ^.^
Ben özellikle kitabın başlangıcındaki hikayeye bayılmıştım.
Mutlaka okunması gereken bir kitap.
Okuyun, okutturun!
 
 
"Ruh Adam", Türk Edebiyatı'nda pek alışılmamış çeşitte bir romandır. Müellifin tarihi romanlarını okumuş olanlar, tarihi bir roman gibi başlayan bu eserin öyle olmadığını görecek, sayfalar ilerledikçe kendilerini aşırı bir sembolizmin içinde bulacaklardır.
Bir tarih çeşnisinin de yer aldığı roman, yaşamanın gayesini yalnızca askerlikte bulan bir subayın hayatıdır. Tabiatüstü olaylarla anlatılan bir hayat hikayesinin, dikkatle bakıldığı zaman, gerçeklerin sembollerle çerçevelenmiş ifadesinden başka bir şey olmadığı görülecektir.
"Ruh Adam", kendi nefsi ile mücadele eden bir insanın macerasıdır. Edebi-ruhi tahlilini yapanlar, eserin hakikaten bir roman mı, yoksa yaşanmış bir hayat mı olduğunu kestirmekte hayli tereddüde düşeceklerdir.
 
 


Kapadokya'da Balayı: Güvercinlik Vadisi {Part-7}

 Güvercinlik Vadisi'ni ilk Fahri Dede ile gezmiştik.
Sonrasında ertesi gün acentayla bir kez daha uğradık.
Ama gerekli bilgileri Fahri Dede oranın yerlisi olarak bize vermişti zaten :)
 
 Nazar boncuğu ağacı Kapadokya'ya özgü.
 
 Gittiğiniz her yerde mutlaka nazar ağacına rastlıyorsunuz.
 
 Güvercinler bölge halkının en önemli geçim kaynaklarından biriymiş eskiden.
Günümüzde hala uğraşan varmış ancak eskisi gibi çok fazla yokmuş.
 
Güvercinler için kayalar oyulup yer yapılmış.
İsmi de buradan geliyormuş zaten.
Oldukça büyük bir yer.
Ihlara Vadisi'nde olduğu gibi trekking yapılabiliyormuş.
 
 
 


24 Şubat 2015 Salı

Kapadokya'da Balayı: Ihlara Vadisi {Part-6}

 Ihlara Vadisi'ni acentayla gezdik.
Daha doğrusu trekking vaptık.
Eğer şehir dışına gezmeye gidiyorsanız, müze kartınızın olması size avantaj sağlayacaktır her yerde bilginize.

 Ihlara Vadisi Planı
Ihlara Vadisi; volkanik Hasan Dağı'ndan püsküren bazalt ve andezit yoğunluklu lavların soğumasıyla ortaya çıkan çatlaklar ve çökmeler sonucunda oluşmuştur.
 The Ihlara Valley is composed of cracks and breakdowns, which were came into existence of getting cold of basalt and andesite intensity lava in volcanic the Hassan Mount.

 Ortasından geçen Melendiz Çayı, kanyonun bugünkü durumunu almasını sağlamıştır.
Kanyon boyunca kaya yamaçlarına oyulmuş sayısız barınak, mezar ve kilise bulunmaktadır.
The Melendiz Stream,which divides the mount, enables to from of the valley's today appearance.
There are a number of shelters, graves and churches, which were caved into rocks along the canyon.

 Yukarıdan bir manzara.
Keşke daha yukarıdayken çekebilseydik.
Çünkü vadi daha net görünüyordu, ne kadar büyük ve derin olduğunu fark edebiliyorsunuz.
 Ihlara Vadisi'ne girdiğimiz zaman ziyaret ettiğimiz ilk kiliseydi Ağaçaltı Kilisesi (Daniel Pantonessa Church).



 Vadinin içerisinde birçok kilise var, ancak biz sadece Ağaçaltı Kilisesi'ne girdik.
 Trekking yaparken sevdiceğimle genellikle geride kaldık :)


 Ne kadar aşağıda olduğumuzu görebilirsiniz.




O kadar yürüdük ki mola vermemizin zamanı geldi. 

 Dileyenler serbestçe ayaklarını suya sokabiliyordu.

 Bu kısa moladan sonra biraz daha yürüyüp restauranta girdik, nam nam nam lezzetli balığımızı midemize indirdik :)

 Sonra servisimize binip Selime Katedrali'ne geldik.
Selime Manastırı, Aksaray ili Güzelyurt ilçesi sınırında bulunur.
Located in Güzelyurt District of Aksaray province, Selime Cathedral is the largest in Cappadocia.


 Kapadokya'da ilk yüksek sesli ayin burada yapılmış.
The first non-secret mass in Cappadocia was conducted there.
 Selime Katedrali dini bir merkez olmasının yanı sıra aynı zamanda önemli bir askeri üstür.
Bölgede yaşayan insanlar çoğu zaman katedrali bir kale gibi kullanmışlar, muhtelif noktalara mevzi ve sur yaparak kendilerini savunmuşlardır.
Apart from serving for religious purposes, Selime Cathedral was also an important military base.
The locals utilized the cathedral as a castle many times and defended themselves by building trenches and fortifications on various points.



 Katedral içerisinde yer alan 3 nefli bazilika planlı kilise, bu bölgede bu planla yapılmış tek örnektir.
The church based on basilica plan with three naves is the single example for this type of church in the region.


Selime Katedrali Selçuklular zamanında da askeri bir üs olarak kullanılmış, Selçuklu komutanlarından Ali Paşa burada Moğollara karşı uzun süren başarılı bir savunma yapmıştır.
Moğollar hile yolu ile ancak kaleye sahip olabilmişler, Ali Paşa ve adamlarını şehit etmişlerdir.
Ali Paşa'ya ait mezar ve türbe Katedralin batısında yer almaktadır.

Selime Cathedral was utilized as a military base in Seljuk period as well.
Commander Ali Pasha of the Seljuk carried a successful defence there against the Mongols.
They were only able to take the castle by cheating, which resulted in martyrizing of Ali Pasha and his men.
His tomb and shrine are located in the West of the cathedral.





17 Şubat 2015 Salı

Akşam Keyiflerinden Bir Kare

Sevdiceğimle akşam keyiflerimize ait bir kare...
Tatlının tarifini şurada vermiştim.
Ben farklı olarak bisküvilerin arasına bir de muz dilimleyip koydum ve üzerine parça çikolata serpiştirdim.

 
 
 
 

16 Şubat 2015 Pazartesi

Hayır Hayır Hayır!


Deli Anne çok anlamlı bir video paylaşmış, onun bloğunda izledim ilk. İzin istedim gerçi ancak cevabını bekleyemedim hemen yayınladım, umarım kızmaz. Mesaj açık ve net, başka söze ne hacet!


Fırında Çupra

 Ne kadar sorumluluk sahibi bir blog sahibesiyim canlar görüyorsunuz ki sizin için öncesi ve sonrası çekimi bile yaptım, ahaha :))
 
Malzemeler:
*2 adet çupra
*Domates, biber, kırmızı biber, patates, soğan, sarımsak
*Zeytinyağı ile yapılmış taze kekik
*Tuz, zeytinyağı, karabiber, pul biber
*Biber salçası
 
Sosunun Yapılışı:
Taze kekikler ince ince doğranır. Birkaç diş sarımsak ezilir. Zeytinyağı ile tuz, karabiber, pul biber ve çok az biber salçası karıştırıldıktan sonra içine ezilmiş sarımsak ile kekikler eklenir ve hepsi karıştırılır.
 
Yapılışı:
Hazırlanılan sos balığın içine az az konulur.
Balığın dışı da hafifçe tuz ile ovalanır.
Yarım saat- bir saat kadar, balık sosunu çeksin diye bekletilir.
Balık iyice dinlendikten sonra domates, biber, kırmızı biber, patates ve soğan fotoğrafta görüldüğü gibi doğranır.
Bütün malzemeler fotoğrafta görüldüğü gibi (kafamıza göre) tepsiye dizilir.
Sonrasında 180 dereceye ayarladığımız fırına sürülür.
 
Bon Appétit!
:)
 
 
 


15 Şubat 2015 Pazar

{Çanta ♥ Cüzdan}

Çok zaman oldu bu ikiliyi alalı.
Ama paylaşmak bugüne kısmet oldu.
Bayılarak aldığım bir takımdı.
Batman'dan almıştım.
Batman Cengiz Deri'den.
Çantamı kullanmaya hala kıyamıyorum, arada bir kullanmak için çıkarıyorum.
Ama cüzdanımı kullanıyorum :)
♥♥♥
 
 
 


14 Şubat 2015 Cumartesi

Kapadokya'da Balayı: Çavuşin Köyü {Part-5}

 Göreme'den Avanos'a geçerken uğradığımız bir köy Çavuşin.
 
 Acentayla değil kendimiz gezdik buraları.
Tabii Fahri Dede'nin eşliğinde.
 
 Tertemiz bir köydü burası.
 
 Kapadokya'da yer alan bazı bölgelerde bazı yabancı turistler daha çoğunluktaydı.
Mesela Çavuşin'de Uzak Doğu ülkelerinden turistler çoğunluktayken, Uçhisar'da İtalya, Fransa, Almanya ve Belçika başta olmak üzere Avrupa ülkelerinden gelen turistler çoğunluktaydı.
 
El dokuma halılar... 

 Çavuşin Köyü'nün merkezinden bir görünüm.
 Ne kadar çok tırmanılması gereken yer varsa gittik.
 
 Yani az gittik uz gittik dere tepe düz gittik :)
 



 Yukarıdan görünüm.
 





 Çavuşin Köyü Eski Kaya Camii.
 

 Buradan önce o kadar çok kilise gezmiştik ki camiye girince ruhumuz aydınlandı.
 
 İçimiz huzurla doldu.


Sevdiceğimin yönlendirmesiyle verilmiş pozlardan biri.
 
 
 

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...